Bu yazı bir sitem yazısı olmayacak…
Biraz kırgınlık…
Belki biraz sırtından vurulmak duygusu…
Ama ne olursa olsun; bizi yıkamayacak…
Dergiciliğin zor bir iş olduğunu birkaç kez anlattım burada.
Yola çıktığımız birkaç arkadaşımızın sırf Can Dündar’la ilgili yazı yazdık diye bizden uzak görünmeye çalışmalarını yadırgayacak değilim.
Olabilir!
Tercihtir!
Sırf onlar böyle yaptılar diye küsüp, köşemize çekilecek de değiliz.
Yolumuza devam ediyoruz!
Evrensel değerler, insan hakları ve demokrasi çizgisindeki duruşumuzu değiştirecek değiliz.
Özgür yayıncılığımızı sürdüreceğiz.
Avrupa’ya göç tarihimizin 60 yıllık serüveninde yayınlanan en kaliteli dergi olmanın gururunu bütün ekip arkadaşlarımızla paylaşıyoruz.
Kim kimle flört ediyor, hangi sanatçının hangi skandalı var gibi konular bizim gündemimize hiçbir zaman girmeyecek.
Biz özgür, demokrat ve çok sesli yayıncılığımızı sürdüreceğiz.
***
Gelecek sayımızda gerek Dev-Sol gerek Ülkücü kesimden işkencelere maruz kalıp hayatını kaybeden gençlerimizin öykülerine yer vereceğiz.
12 Eylül faşizmini özellikle yeni kuşaklar, bu yazılarımızı okuyarak anlayacaklar.
Ezilen, mağdur edilen, hakları yenilen kim varsa onların sesi, soluğu olmaya çalışacağız.
Sadece, kültürden, sanattan bahseden bir dergi olmayacağız.
Nuh’un Gemisi gibi herkesi kucaklayan bir güvertemiz olacak.
Ne demiştik yola çıkarken?
Kalbin okyanus gibiyse, bu gemide sana da yer var…
Sevgi ve saygıyla…
Sebahattin Çelebi