‘The Others!’, karanlık bir malikânede geçen psikolojik bir gerilim filmiydi. Nicole Kidman’ın başrolünde olduğu bu film, sadece bir korku hikâyesi değildi; aynı zamanda algı, gerçeklik ve yüzleşme üzerine güçlü bir metafor sunuyordu. İzleyen bilir. Hayalet, hayalet olduğunun farkına son karede varıyordu.

Bugünün Türkiye siyasetine baktığımızda, toplumsal ve politik yapısını bu filme benzetirim. Neden mi? Anlatayım.

1. Gerçeklik Algısının Bozulması

Film boyunca karakterler kendi dünyalarının gerçek olduğuna inanır. Ancak dışarıdan bakıldığında, her şey bir illüzyondan ibarettir. Türkiye siyasetinde de her siyasi kutup kendi anlatısını mutlak gerçek sayar. Hakikat, farklı ideolojilerin gölgesinde eğilip bükülür. Halk ise bu farklı anlatılar arasında yönünü kaybetmiş bir şekilde kendi hakikatini aramaya çalışır.

2. Görünmeyen Güçlerin Gölgesinde

‘The Others’da hayaletler vardır ama görünmezler; sadece varlıkları hissedilir. Bugünün Türkiye’sinde de siyaseti belirleyen birçok dinamik — ekonomik çıkar grupları, yargı yapıları, medya patronajı, dış politika dengeleri — açıkça görülmez ama etkileri her yerde hissedilir. Vatandaşlar, görünmeyen bu etkenlerin yarattığı baskıyla yönlendirilir, ama bu gücün kaynağını tam olarak tanımlayamaz. Taa ki aynaya bakıp yok olduğunu fark edene kadar…

3. Sıkışmışlık Hissi

Bütün film boyunca insanı daraltır bu his. Filmde karakterler evden çıkamaz; dış dünya bilinmez ve tehlikelidir. Türkiye’de de siyaset, yıllardır bir kısır döngünün içinde dönüp durur. Yeni siyasi figürler ya sistemin içinde eriyor ya da baskıyla susturuluyor. Toplum ise bu döngünün içinde debelenirken değişim için gerekli adımları atmaktan çekiniyor. Herkes bir odada kapalı kalmış gibi; camdan dışarı bakıyor ama dışarı çıkmaya cesaret edemiyor. Edemezdi.

4. Büyük Yüzleşme

Filmde bu, finalde gerçekleşir. Karakterler gerçeklerle yüzleşir: Artık hayatta olmayan birer hayalet olduklarını anlarlar. Bu sert fark ediş, aslında bir uyanış anıdır. Türkiye siyaseti de belki benzer bir yüzleşmeye doğru ilerliyor. Ekonomik krizler, artan sosyal huzursuzluk ve siyasal yorgunluk, bu sistemin sürdürülemez olduğunu gün yüzüne çıkarıyor.

5. Bu İşin Sonu Nasıl Olacak?

Bu yüzleşmenin ne zaman ve nasıl olacağı hâlâ belirsiz. İşte tam o noktadayız!