Bir gün birileri aşkı pazarlamaya karar verdi. Dediler ki: “Bu iş böyle olmaz, aşkı sadece şairlerin, sokak müzisyenlerinin, çatısı akan evlerde üşüyen âşıkların tekelinde bırakmayalım. Bir gün belirleyelim, herkes o gün sevdiğini hatırlasın. Ama kuru kuruya olmaz, elini cebine de atsın.”
Ve takvimde 14 Şubat diye bir gün belirdi.
O güne kadar aşk, mektupların satır aralarına, kasetlerin B yüzüne, otobüs duraklarında yanlışlıkla kesişen bakışlara saklanıyordu. Şimdi ise kırmızı kurdeleli kutulara, pofuduk ayıcıkların kollarına ve “Seni seviyorum” yazan çikolatalara sığdırıldı. Yetmedi, bir de etiket fiyatı konuldu. Çünkü malum, sevginin bedeli olurdu. Ne kadar sevdiğini anlatmak istiyorsan, o kadar harcayacaktın.
Bir markete girdiğini düşün. Raflarda üç farklı aşk paketi var:
A. Ekonomik Aşk Paketi: İçinde çikolata, suni gül ve “Seni seviyorum” yazan hazır bir not var. Duyguların minimal, maliyetin düşük. Aşkı öğrenci bütçesiyle yaşamak isteyenler için ideal.
B. Premium Aşk Paketi: Orta segment aşk için birebir. Kırmızı balonlar, peluş bir ayıcık ve üzerinde iki isim yazılı bir kupa bardağı içeriyor. İlişkide belirli bir yatırım yapmış ama henüz büyük kredilere girmek istemeyenler için.
C. Lüks Aşk Paketi: Helikopterle romantik şehir turu, Michelin yıldızlı restoranda akşam yemeği ve tektaş yüzük. “Bu aşk VIP kardeşim, sıradan ilişkilerle karıştırmayın” diyenlerin tercihi.
Ve ilginç olan, bunlardan birini almazsan sevgisiz, hissiz, romantizm fakiri ilan edilme ihtimalin var. Çünkü günümüz aşk ekonomisinde sevginin büyüklüğü harcanan parayla ölçülüyor. O yüzden bazıları kredi kartı ekstresine aşk mektupları yazarak sevgisini kanıtlamaya çalışıyor.
Oysa aşk, bir günle sınırlanamayacak kadar büyük bir his. Bir çiçekçide fiyatı şişirilmiş güllerle değil, yağmurda şemsiyesini paylaşmakla; en pahalı restoranda değil, köşe başındaki simitçide gülüşmekle; süslü kutulardaki hediyelerle değil, zamanla, ilgiyle, emekle büyüyen bir şey.
Kapitalizm aşkı kutulara, ambalajlara ve indirimli kampanyalara sığdırmaya çalıştı ama aşkın bir etiketi yoktu. Çünkü gerçek aşk bedava bir şeydi ama onu hak etmek, gerçekten çok ama çok pahalıydı.