Ahlakı bol tarafından koy!

Türkiye’de devlet mekanizması tarih boyunca farklı dönemlerde değişime uğradı, ancak son yıllarda özellikle siyasi etik açısından ciddi bir aşınma yaşanıyor. Kamu yönetiminde liyakatin yerini sadakatin alması, şeffaflığın giderek azalması ve hesap verebilirlik mekanizmalarının zayıflaması, topluma da olumsuz yansıyor.
Foto: Shutterstock.com

Bir zamanlar dayanışma, dürüstlük ve adalet gibi değerlerin üzerine inşa edilen Türkiye toplumu, bugün bu temel taşların sarsıldığı bir dönemden geçiyor. Ekonomik kriz, siyasi kutuplaşma ve teknolojinin getirdiği yeni ahlaki belirsizlikler, bireylerin etik anlayışını zayıflatırken, yozlaşma neredeyse her alanda gözle görülür hale geldi.

Nasıl mı?

Türkiye’de devlet mekanizması tarih boyunca farklı dönemlerde değişime uğradı, ancak son yıllarda özellikle siyasi etik açısından ciddi bir aşınma yaşanıyor. Kamu yönetiminde liyakatin yerini sadakatin alması, şeffaflığın giderek azalması ve hesap verebilirlik mekanizmalarının zayıflaması, topluma da olumsuz yansıyor.

Eskiden istisna olarak görülen rüşvet ve kayırmacılık, bugün birçok kişi için “sistemin doğal bir parçası” haline gelmiş durumda. Vatandaşlar, işlerini halledebilmek için bir tanıdık bulmak veya ekstra ödeme yapmak zorunda olduklarına inanıyor.

Türkiye’de hukukun üstünlüğüne duyulan güvenin son yıllarda azalması da bu süreci pekiştiriyor. İnsanlar adaletin güçlülere farklı, zayıflara farklı uygulandığı hissine kapıldıkça, hukuka olan inançları zayıflıyor ve kendi çıkarlarını önceleyen bir etik anlayışı yaygınlaşıyor.

Bunun önüne geçecek olan şey: Eğitim

Eğitim sistemi, toplumsal ahlakın şekillenmesinde belirleyici bir rol oynar. Ancak Türkiye’de sık sık değişen müfredat, öğrencilerin etik değerler konusunda tutarlı bir rehberlik almasını zorlaştırıyor. Ezbere dayalı öğrenme modeli, eleştirel düşünceyi teşvik etmediği gibi, gençlerin etik ikilemlerle başa çıkma becerilerini de geliştiremiyor.

Sosyal medya ve dijital dünya ise yeni bir ahlaki belirsizlik alanı yaratıyor. Sahte haberler, manipülatif içerikler ve algoritmaların teşvik ettiği yüzeysel popülerlik kültürü, gençler arasında dürüstlük ve sorumluluk gibi değerleri ikinci plana itiyor. Fenomen olma ve sosyal medyada “tıklanma” hırsı, ahlaki sınırları bulanıklaştırıyor; doğru ile yanlış arasındaki çizgi giderek silikleşiyor.

Herkes değişiyor…

Bir zamanlar Türkiye toplumunun temel taşlarından biri olan toplumsal dayanışma, bireysel çıkarcılığın gölgesinde erimeye başladı. Ekonomik belirsizlik ve geçim sıkıntısı, insanları daha pragmatik ve bazen etik dışı yollara yönlendiriyor. Eskiden komşuluk ilişkileri güçlü olan bir toplumda, bugün apartmanlarda oturan birçok kişi yan dairesinde kimin yaşadığını bile bilmiyor. Hatta 3 yıl ölüyor. Kemikleri bulunuyor…

Aynı durum iş dünyasında da kendini gösteriyor. Ticari etik, uzun vadeli güven ve dürüstlükten ziyade kısa vadeli kazançlara odaklanan bir anlayışa evriliyor. Çalışanlar arasında rekabet artarken, güvene dayalı iş ilişkileri giderek zayıflıyor.

Basın bu işin neresinde?

Belinde… ‘çok canı acıyor, kırılıyor beli!’

Türkiye’de medya uzun süredir ciddi baskılar altında. Bağımsız gazeteciliğin zorlaşması ve otosansürün yaygınlaşması, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasını engelliyor. Medyada etik ihlallerin normalleşmesi, halkın bilgiye duyduğu güveni sarsıyor.

Öte yandan televizyon dizileri, sosyal medyadaki içerikler ve popüler kültür, etik değerleri sorgulatan bir atmosfer yaratıyor. Hile, entrika ve güç oyunları, başarıya giden yol olarak sunuluyor. Bu durum, özellikle genç nesillerin doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapmasını zorlaştırıyor.

Herkesin bi dizisi var. Vakit kaybının da eklendiği büyük bi boşluk!

Ahlaki Bir Yeniden İnşa Mümkün mü?

Türkiye, tarih boyunca krizlerden çıkış yolları bulmuş bir ülke. Ancak bugünkü mesele yalnızca ekonomik ya da siyasi bir kriz değil; derin bir ahlaki çöküşle karşı karşıyayız.

Bunun aşılması için:

  • Eğitimde etik derslerine ağırlık verilmesi
  • Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının benimsenmesi
  • Basının özgür ve bağımsız bir alan olarak güçlendirilmesi
  • Toplumsal dayanışmayı teşvik eden projelerin desteklenmesi
  • Bireysel etik farkındalığın artırılması gerekiyor

Gelecek, bu değerleri savunanların ne kadar kararlı olacağına bağlı.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlk Siz Haberdar Olun!

Abone ol butonuna basarak, Gizlilik Politikası ve Kullanım Koşulları'nı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.