Tek Adam Rejimine Giden Yolda Son Perde

miron82 / Shutterstock.com

Türkiye’de artık şaşırmak diye bir şey kalmadı. Ekonominin yerle bir olması mı? Alıştık. Adalet sisteminin hükümetin emir eri haline gelmesi mi? Sürpriz değil. Muhalif siyasetçilere sudan sebeplerle dava açılıp içeri atılması mı? Bildiğimiz hikâye. Ama Erdoğan’ın, Ekrem İmamoğlu’na kurduğu kumpasla “terör örgütü lideri” damgası vurması, oyunun artık son perdesine gelindiğini gösteriyor.
Bu hamlenin ardında yatan mesaj çok net: “Bana rakip olacak kim varsa ya tutuklarım ya da itibarsızlaştırırım.” Şimdi biraz mantık yürütelim: İmamoğlu’nun önce diploması sahte ilan ediliyor (hatta üniversitesi de bunu yiyor!), sonra terör örgütü lideri ilan ediliyor ve nihayetinde tutuklanıyor. Allah aşkına, terör örgütü lideri dedikleri adam İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı! Terör faaliyetlerini belediye otobüsleriyle mi yönetiyordu?

Bundan sonra ne olur? CHP’nin kapatılması mı? Olur olur, Erdoğan’ın şapkadan çıkaracağı yeni tavşanları bekleyin. Nasılsa hukuk diye bir şey kalmadı, Anayasa Mahkemesi de Saray’ın şubesi gibi çalışıyor. “CHP, terörle bağlantılıdır” deyip bir gece ansızın kapatıverirler. O kadar basit! Zaten belediye başkanlarını birer birer içeri atıp yerine kayyum atıyorlar. Belki de “CHP’nin tamamını kayyuma devredelim, tek parti kalsın” diye düşünüyorlardır. Mantıklı! Nasıl olsa tek adam yönetimi seviyorlar.

AKP’nin, kendisini iktidara taşıyan uluslararası güçler tarafından gözden çıkarıldığını Erdoğan da farkında. Batı ile köprüler atıldı, ekonomi duvara çarptı, içeride hoşnutsuzluk zirvede… Bu noktada Erdoğan’ın yapacağı tek şey baskıyı artırmak. Çünkü demokratik bir ortamda kalırsa kaybedeceğini biliyor. Kaybederse ne olur? İşlediği suçların hesabını vermek zorunda kalır. E, bu da olmaz! O yüzden çare: Daha fazla baskı, daha fazla sansür, daha fazla korku…

Bugün Türkiye’de herkes baskı altında. Gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, siyasetçiler, hatta sokakta konuşan sıradan vatandaş bile… O kadar ki yakında falcılara da dava açarlarsa şaşırmayın! “Falcı, Erdoğan’ın kaybedeceğini söyledi” diye içeri atabilirler.
Artık Türkiye’de “suç” diye bir şey yok, Erdoğan’a muhalif olmak suç! Hukuk sisteminde şu an tek geçerli madde şu: Erdoğan’ı eleştirdin mi? O zaman suçlusun!

İşte bu yüzden CHP’ye kapatma davası açılması veya muhalefetin tamamen tasfiye edilmesi kimseyi şaşırtmamalı. Türkiye, seçimli bir otokrasi değil, düpedüz bir diktatörlüğe dönüşmüş durumda. Ama tarih bize gösteriyor ki, her diktatörlük sonsuza kadar sürmez. Gücüne en çok güvenenler, en hızlı düşenlerdir. Ve Erdoğan’ın bu baskı rejimi sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.

Şimdi asıl soru şu: Türkiye, özgürlüğünü geri kazanmak için ne yapacak? Bekleyip izlemek mi? Yoksa artık bir şeyleri değiştirmek için harekete geçmek mi?

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlk Siz Haberdar Olun!

Abone ol butonuna basarak, Gizlilik Politikası ve Kullanım Koşulları'nı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.