SEBAHATTİN ÇELEBİ
Mesleki hayatımda giriştiğim üçüncü dergi serüveni bu. İlki, Türkiye’de yayınlanan ve daha sonra satış rekorları kıran Aksiyon dergisiydi. Çalıştığı gazeteden atılmış 4 genç gazeteciydik: Tamer Korkmaz, Hasan Sutay, Sadullah Amasyalı ve bendeniz. En gençleri bendim.
Atılmama sebep, genel müdürlüğün yazdığı ihtar mektubunu kabul etmeyerek savunma yazmamdı. Nazikçe savunmamı çekmemi istediler. Ben de kabul etmedim. Dolayısıyla kapının önüne kondum. Hayatımdaki ilk ve son kovulma hadisem bu oldu. Bu ilk ekiple canla başla bir haber dergisi projelendirmesi yaptık. Hepsi Basın Yayın bölümü okumuştu. Önce iş adamı ve film yönetmeni Mehmet Tanrısever ile görüştük. İşin finansal boyutunu çözmek gerekiyordu. Egosu çok yüksek olan Tanrısever ile anlaşamadık! Tanrısever sonra Minyeli Abdullah filminin yapımcılığını yaptı.
Aksiyon’un ilk sayfa tasarımlarını ben yapmıştım. Kenan Evren ve 12 Eylül darbesiyle ilgili bir de yazı dizisi hazırlamıştım o dönem. Normalde 1990 yılında yayın hayatına başlaması planlanan dergi, Körfez Krizi sebebiyle o yıl çıkamadı. Sonra hepimiz ayrı ayrı şehirlerde işe başladık. Tamer Korkmaz şimdilerde Yeni Şafak yazarı. Diğerleri emekli oldular.
Yıllar sonra Almanya’da Platform adlı bir dergi yayınladım. Yayın tarihimiz 2004’tü. Çok ağır finansal yükü bulunan bir dergiyi 9 sayı götürmek beni çok yordu. Projelendirmesi, finansmanı, hazırlanması ve Avrupa genelinde bayilerde satışa sunulması başlı başına bir işti. Ancak Platform sayesinde Televizyon yayıncılığında da önemli işler yapmanın kapısı aralanmıştı. Kanal D, ATV ve Show TV’ye belgesel tadında programlar yaptım.
Gurur duyacağım güzellikler yaşadık. Kendi tarzımı, dünyaya bakışımı yansıtmaya çalıştım yaptığım her işte. Bir tarafta Ülkücü hareketin en hararetli isimlerinden merhum Ozan Arif‘e yer verirken, diğer tarafta Cumhuriyet gazetesi başyazarı Hikmet Çetinkaya ile röportaj yaptım. Ozan Arif röportajından sonra bana selamı sabahı kesen sol görüşlü arkadaşlarım da oldu. Hikmet Çetinkaya‘ya yer verdim diye dergideki fotoğrafının üzerine çizik atanlar da.
Ben ise hep durduğum yerde kalmayı tercih ettim. Herkese açık, demokratik, özgürlükçü bir hayat felsefem olduğu için bunu yaptığım yayınlara da yansıtmaya çalıştım.
TahtaGemi’de de farklı bir şey görmeyeceksiniz! Anadolu’ya ait bütün zenginlikleri yansıtmaya çalışacağız. Belki de Avrupa’da bir ilktir: Ermenice ve Kürtçe şiirleri Türkçe karşılıklarıyla beraber yayınlayacağız. Anadolu’nun kadim medeniyetlerini, kültürlerini dışlamamız mümkün değil. TahtaGemi “Nuh’un Gemisi” mantığıyla hareket edecek ve herkesi kucaklayacak.
Çok yakında.