Değerli takipçi dostlarım,
özellikle belli bazı partilere angaje olmuş çok sayıda takipçim Can Dündar röportajından sonra takipten çıktı. Bazı arkadaşlarımız, videolu röportaj taleplerimize onay vermelerine rağmen daha sonra iptal etti.
Can Dündar; mesleki olarak “ağabey” olarak gördüğüm, sevdiğim, saydığım ve değer verdiğim bir gazeteci büyüğümdür. Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmenliğini yaptığı dönemde manşete taşıdığı olay, her gazetecinin kolay kolay yayınlamaya cesaret edemeyeceği türden bir skandaldı.
Bu haberi yayınlamanın bedelini, ülkesini terk etmek zorunda kalarak fazlasıyla ödedi.
Bu haber, daha önce Doğu Perinçek‘in çizgisindeki Aydınlık gazetesinde de yayınlanmıştı. Ama ilginç bir şekilde sadece Can Dündar‘a saldırıldı.
Biz yıllar sonra bir başka olayla aslında haberin doğru olduğunu öğrendik.
Eski Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, MİT kontrolünde Asya ve Afrika’daki sıcak savaş noktalarına yasa dışı silah satıldığını açıklamış ve iddiasına ilişkin fotoğraf ve video görüntüleri de paylaşmıştı.
İlkeli bir mesleki duruş adına, Can Dündar ile ilgili yazdığım yazının ve röportajın arkasında olduğumu ve kendisine de büyük saygı duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Ne yazık ki; “hain” kelimesinin çok ucuz kullanıldığı bir dönemde yaşıyoruz. “Emperyalist güçlerin oyununu bozacağız” diye bas bas bağıranların, aslında o kirli oyunun, bir numaralı aktörü olduklarını zaman hepimize gösterecek.
Biraz sabır!

Ben Mehmet Yıldız. Bir yandan çok kısa zaman önce demir almış “Tahta Gemi”de yazarken, diğer yandan kitap yazmaya devam eden bir serbest gazeteciyim. Can Dündar gibi mesleğinin yüz aklarından birinin dergimizde çıkan röportajından dolayı bizleri yargılayan, yadırgayanların şunları iyi bilmesini isterim.
Bizler ülkemizde adaleti, eşit yurttaşlığı, eşit eğitimi, sağlıktan eşit yararlanmayı, güvenlik endişesi duymamayı, milli gelirden eşit paylaşımdan yararlanmayı anamızın ak sütü gibi helal gören, halkların kardeşliğine inanan, hangi yöreden, hangi dinden, mezhepten olduğuna bakmadan eşit yurttaşlık ilkesini savunan, adam kayırmaya karşı gelen, liyakata önem veren, laik, demokratik Cumhuriyetimizi savunan “Yurt Dışı Türkleriyiz”. Ortak paydamız ülkemizdir ve ülkemizdeki tüm değişik ses ve görüşleri saygıyla karşılamaya devam edeceğiz.
Can Dündar’ın da ülkede gazetecilik yaptığı için almış olduğu cezaya da karşıyız. Bu sebepten dolayı aynı durumda olan, haksızlığa uğramış gazetecilere de sadece mesleklerini yaptıkları için verilen veya verilecek cezaların karşısında olacağız. Bizim karşı durmamız haksızlığadır. Hangi din, dil, görüş sahibi olduğuna bakmadan sadece haksızlığa karşı duracağız.
Gazetecilik onurlu bir meslektir. Bu onurlu mesleğin değerini küçültmeye çalışanların karşısında olmayı kendi adıma onurlu bir görev görmekteyim. Bundan dolayı ne bizleri ne de dergimizi kimse kınayamaz.
Zamane adamı değil; hakkın, halkın sesi olmaya devam ederken Sevgili Can Dündar’ı da sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Mehmet Yıldız