Astapovo’daki Seccade: Tolstoy’un saklı gerçeği!

1884’de “Lütfen beni iyi bir Müslüman olarak görün” diye yazan dünya edebiyatının en büyük ustası, 1910’da Astapovo tren istasyonunda son nefesini verirken odasında kıbleye çevrik bir seccade bulundu. Bu tesadüf müydü, yoksa Rus ve dünya edebiyatının en büyük yazarının sakladığı bir sır mıydı?

Hürrem Erman Frankfurt

“Lütfen beni iyi bir Müslüman olarak görün, o zaman her şey yoluna girer.” 

Bu satırlar, 1884 Nisan’ında Yasnaya Polyana’da yazılmış bir mektuptan. Lev Tolstoy, hem yakın akrabası hem de güvenilir bir dostu olan Kontes Alexandra Andreevna Tolstaya’ya böyle yazıyordu. Bu mektubu yazdıktan yirmi altı yıl sonra, 1910’un soğuk bir kasım gününde, Astapovo tren istasyonunun şefinin evinde son nefesini verirken, odasında kıbleye doğru çevrilmiş bir seccadenin durduğu rivayet edilir.

Ve o soru aklımıza geliyor: Yoksa sadece Rus edebiyatının değil, dünya tarihinin en büyük yazarlarından sayılan Lev Tolstoy Müslüman mıydı?

Bu sorunun cevabından önce, bu büyük yazarı biraz daha yakından tanıyalım. 

1828’de Tula vilayetinin Yasnaya Polyana malikanesinde doğan Lev Nikolayeviç Tolstoy, Rusya’nın en asil ailelerinden birinin çocuğuydu. Henüz iki yaşındayken annesini, dokuz yaşındayken babasını kaybetmesi, onun ruhunda derin yaralar açtı. Bu erken kayıplar, belki de onun yaşam boyu sürecek olan hakikat arayışı çabalarının ilk tohumu oldu.

Çocukluğunun en anlamlı anlarından biri, büyükannesinin evinde yaşayan kör hikayeci Lev Stepanych’ın anlatılarıydı. Monoton, şarkı söyler gibi bir sesle, Şahriyar kralı ve kardeşi Şah Zaman kralı hakkında, “Adil Tanrı” hakkında hikayeler anlatırdı. Bu Binbir Gece Masalları’ndan alınan öyküler, genç Tolstoy üzerinde büyük bir etki bıraktı. Yıllar sonra, 1891’de Moskovalı yayıncı Michael M. Lederle’nin hayatında en etkili kitapları sorması üzerine, on dört yaşına ait kitaplar arasına Binbir Gece Masalları’nı da koyacaktı.

Bu erken tanışma, onun Doğu kültürüne olan ilgisinin temelini attı. 1862’de Yasnaya Polyana’da kurduğu köylü çocukları için olan okulda, bu masallardan bazılarını uyarlayarak pedagojik çalışmalarında kullandı. Dushenka ve Kırk Haydut ile Adaletsiz Yargılama adlı iki öykü, onun İslam kültürü ile erken temasının ürünleriydi.

Ardından Kazan Üniversitesi’nde hukuk okudu, ancak diplomatik kariyer umutlarıyla Arap ve Türk Fakültesi’nde Doğu Çalışmaları derslerine de katıldı. Kazan o dönemde, Doğu ve Batı kültürleri arasında bir köprü görevi görüyordu. Üniversitedeki Doğu dilleri eğitimi çok yüksek seviyedeydi. Edward Tracy Turnelli’nin deyişiyle: “Bu eğitim dalında, öğrencilere bu şehrin üniversitesi kadar büyük avantajlar sunan başka bir kurum dünyada yoktur.”

Tolstoy burada Arapça öğrenmeye başladı. Onlarca yıl sonra, 1909’da, Kazan’da Arapça öğrendiğini ancak “okuma ve birkaç kelime dışında” neredeyse her şeyi unuttuğunu üzülerek belirtecekti. Yine de, Doğu eğitiminin Rusya’da klasik eğitimden daha uygun olacağına inanıyordu.

1851’de ağabeyi Nikolay’la birlikte Kafkasya’ya gitti. Burada, Rus İmparatorluğu’nda yaşayan milyonlarca Müslümanla tanışma fırsatı buldu. Kafkas Müslüman kabilelerinin manevi ve askeri lideri Şeyh Şamil’in mücadelesine tanık oldu. Bu deneyimler, onun Hacı Murat başyapıtının temelini oluşturacaktı.

“Savaş ve Barış”, sadece bir roman değil, insanlığın destanıdır. 1805-1812 yılları arasında Rusya’nın Napoleon işgaliyle başlayan tarihi süreci ele alan bu yapıt, edebiyatta benzersiz bir yere sahiptir. Pierre Bezuhov’un ruhsal arayışı, Prens Andrey’in yaşam-ölüm savaşı, Natasha Rostova’nın masum güzelliği… Her karakter, insanlığın farklı bir yönünü temsil eder.

Fransız yazar Romain Rolland’ın dediği gibi: “Tolstoy’un eserleri, deniz gibidir. Her dalışta yeni inciler bulursunuz.”

“Anna Karenina” ise modern romanın zirvesidir. Dostoyevski’nin “mükemmel eser” dediği bu roman, sadece bir kadının trajik hikayesi değil, toplumsal değişimin, ahlaki çöküşün ve ruhsal arayışın panoramasıdır.

Kafkasya’da geçirdiği iki yıldan fazla süre boyunca, yerlilerden “dzhigit” (cesur ve onurlu kişi) unvanını kazandı. Bu, bir Rus asilzadesi için olağanüstü bir onurdu. Burada tanıştığı İslami mistik gelenek olan “miuridizm”, onun dini düşüncelerinde iz bıraktı.

1870’lerin sonunda yaşadığı derin ruhsal kriz, onu sadece Hristiyanlığa değil, tüm dünya dinlerine yöneltti. İtiraflarım’da yazdığı gibi: “Yaşamın bir anlamı var mı? Ölüm her şeyi yok etmeyecek mi?” soruları peşini bırakmıyordu.

Bu arayış sırasında Kur’an-ı Kerim’i okudu, Hz. Muhammed’in hadislerini inceledi. 1884’te Alexandra Tolstaya’ya yazdığı o ünlü mektupta, çevresindeki tepkilere şu sözlerle yanıt veriyordu:

“Bazıları – liberaller ve estetikçiler – beni deli veya Gogol gibi geri zekalı olarak görüyor; diğerleri – devrimciler, radikaller – beni mistik, geveze olarak görüyor; hükümet yetkilileri beni kötü niyetli bir devrimci olarak görüyor; Ortodokslar beni şeytan olarak görüyor… Ve bu yüzden, lütfen beni iyi bir Müslüman olarak görün, o zaman her şey yoluna girer.” 

Tolstoy’un İslam’a bakışı yıllar içinde derinleşti. 1909 yılının mart ayında, hekimi Duşan Makoviçki’nin kaydettiği bir konuşmada şunları söylemişti:

“Muhammed her zaman Hıristiyanlıktan daha yüksekte durmuştur. O, insanı Tanrı olarak görmez ve kendisini asla Tanrı’ya eşit kılmaz. Müslümanlar Tanrı’dan başka hiçbir şeye tapmazlar ve Muhammed O’nun elçisidir. Bunda hiçbir gizem ve şüphe yoktur.”

Aynı konuşmada, eşi Sofya Andreyevna’nın “Hangi din daha iyi: Hıristiyanlık mı İslam mı?” sorusuna verdiği yanıt çok çarpıcıydı:

“Benim için açık ki İslam daha iyidir ve yüksektir… İslam beni çok aydınlattı.”

Bu sözler, eşini şaşırtmış ve yarı şaka yarı ciddi bir şekilde çok eşlilik konusunda itirazda bulunmasına neden olmuştu.

1909 Mart’ında, Elena Vekilova adlı bir kadına yazdığı mektup, Tolstoy’un İslam hakkındaki düşüncelerinin olgunlaşmış halini gösteriyor:

“Bana göre, dışsal biçimleriyle Muhammedîlik, Kilise Ortodoksluğundan kıyaslanamayacak kadar üstündür. Dolayısıyla, bir kişiye yalnızca iki seçenek sunuluyorsa: Kilise Ortodoksluğuna veya Muhammedîliğe bağlı kalmak, o zaman aklı başında herhangi bir insan için bu seçim konusunda hiçbir şüphe olamaz. Ve herkes, karmaşık ve anlaşılmaz teoloji -Teslis, kurtuluş, ayinler, Tanrı’nın Annesi, azizler ve onların imgeleri ve karmaşık hizmetler- yerine, tek Tanrı ve peygamberi dogmasının kabul edildiği Muhammedîliği tercih edecektir.”

1901’de Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edildikten sonra, Kazan Tatarları da dahil olmak üzere çeşitli Müslüman topluluklardan dayanışma mesajları aldı. Bu durum, onları dini konularda mektuplaşmaya ve fikir alışverişine yöneltti.

Bir Tatar’a yazdığı mektupta, peygamber kavramına olan şüpheciliğini dile getirirken şöyle yazmıştı:

“Karşımızda iki kişi var, birincisi sıradan bir insan, yani kul. İkincisi ise peygamber. Muhammed şu sözlerle başlar: Bana inanın, ben bir peygamberim ve size söylediğim her şey ve Kuran’da yazan her şey Tanrı’nın bana vahyettiği gerçektir…”

1905’te Tolstoy, Abdullah al-Suhrawardy’nin Muhammed’in Sözleri adlı kitabını buldu. Bu kitap onun için bir dönüm noktası oldu. Kızı Aleksandra’nın tanıklığına göre, Tolstoy’un yaşamının son yıllarında okuma masasında duran kitaplar arasında bu eser de vardı.

Bu kitaptan o kadar etkilendi ki, al-Suhrawardy ile yazışmaya başladı ve eseri Rusçaya çevirmek istediğini belirtti. 1909’da Hz. Muhammed’in Seçme Sözleri adlı kendi derlemesini yayınladı. Önsözünde şöyle yazmıştı:

“İslam’da hoşgörüyü doğrulamak isteyen herkes Kur’an’ı dikkatle okumalı. Ayetleri İslam’ın yüce ruhunu gösterir: ‘Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin…’ (Al-i İmran 103)”

Bu derlemede yer alan hadislerden bazıları şöyleydi:

“Merhamet gösterenlere Allah merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin, gökteki de size merhamet etsin.”

“İnançlı kişi, komşusu açken karnını doyuran değildir.”

“En mükemmel eylemler nelerdir? Bir insanın kalbini sevindirmek, açları doyurmak, mazlumlara yardım etmek, kederlilerin kederini hafifletmek ve mağdurların haklarını geri vermek.”

1904’te Mısır Müftüsü Muhammed Abduh’a yazdığı mektupta, farklı dinlerden gelseler de aynı inancı paylaştıklarını belirtiyordu:

“Dinler farklıdır ve çoktur, ama tek bir inanç vardır, gerçek olan… Tanrı’yı ve O’nun kanununu kabul etmek, komşunu sevmek ve başkalarına kendin için istediğini yapmaktan ibarettir. Bence tüm gerçek dini ilkeler buradan kaynaklanır ve Yahudiler, Brahmanlar, Budistler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için aynıdır… Dinler batıl inançlardan ne kadar arınırsa, ortak birlik idealine o kadar yaklaşırlar.”

1884’te geliştirdiği “Okuma Çemberi” projesinde, insanlığın önde gelen temsilcilerinin en değerli düşüncelerini derlemeyi amaçlıyordu. Bu konuda şöyle yazmıştı:

“Binlerce yıl boyunca uluslar arasında ortaya çıkan bilge insanların düşüncelerini zamanın süzgecinden geçirdik… geriye sadece bağımsız, kendine güvenen ve gerekli olan, dünyanın tüm bilgeleri tarafından vaaz edilenler kaldı — Zerdüşt, Buda, Lao-tse, Konfüçyüs, Sokrates, Platon, Epiktetos, Marcus Aurelius, İsa, Muhammed ve modernlerden Rousseau, Pascal, Kant, Emerson, Channing ve diğerleri.”

Bu listede Hz. Muhammed’i de büyük bilgeler arasında sayması dikkat çekicidir.

Tolstoy’un İslam’a olan hayranlığı sadece teorik değildi. Kur’an’ı, sevgiyi ilan eden, savaşı İslam’ı yaymak için yasaklayan tutarlı bir kitap olarak görüyordu. 1909’daki günlük notunda şöyle yazmıştı:

“Dinlerin ortak noktası Kur’an’da da vardır: Sevginin ilan edilmesi. Kur’an tutarlıdır ve Muhammed, İslam’ı yaymak için savaşı ve öldürmeyi yasaklamıştır… Aslında, biz İslam’ı Müslümanların Hıristiyanlığı tanıdığı kadar iyi tanımıyoruz ve dini olmayan bir millet, sefil bir duruma mahkumdur…”

Hz. Muhammed hakkında şöyle yazmıştı:

“Ben, Tek Tanrı tarafından son mesajının onun ruhu, kalbi ve aklı vasıtasıyla indirilmesi için seçilen Peygamber Muhammed’den çok etkilenenlerden biriyim. O, son peygamber olmak üzere seçildi; dolayısıyla ondan sonra başka peygamber gelmeyecek… Kuşkusuz, Peygamber Muhammed, insan topluluğuna büyük hizmetler vermiş en büyük reformculardan biridir… Bütün bir ulusu gerçeğin ışığına yöneltmiş ve onu huzur ve barışa yöneltmiştir.”

1910 yılının ekim ayında, Tolstoy’un evindeki gerginlik doruk noktasına ulaştı. Eşi Sofya’yla arasındaki anlaşmazlık, sadece kişisel değil, felsefi düzeydeydi. 28 Ekim gecesi, 82 yaşındaki Tolstoy, gece yarısı evden ayrıldı. Kızı Aleksandra ve doktoru Makoviçki’yle birlikte trene bindi. Astapovo istasyonunda hastalandı ve istasyon şefinin evine yerleştirildi.

tam on gün ağır hasta olarak yattı. Bu esnada dünyanın dört bir yanından telgraflar geldi. Gazeteciler, hükümet temsilcileri, dostları, istasyonun kapısına birikmişlerdi… Herkes büyük ustanın son anlarını öğrenmek istiyordu.

20 Kasım 1910, sabahın ilk ışıklarında Tolstoy son nefesini verdi. Kızının şahitliğinde son sözleri şöyle olmuştu: “Gerçeği arıyorum!” 

O sabah fark edilmedi ama öldüğü odada, kıbleye doğru çevrilmiş bir seccadenin bulunduğu söylenir. Bu seccade mi, yoksa tesadüfen o yöne bakacak şekilde serilmiş bir halı mıydı? Tarih bu soruyu belirsizlikte bıraktı.

Modern Rus araştırmacılar, Tolstoy’un İslam’a olan hayranlığının “uzun yıllar boyunca okuyuculardan gizlendiğini” belirtiyorlar. Rus hükümeti, ünlü bir kontun İslami bilgelik yaymasını istememiş, bu durumun Rusları kendi inançlarını sorgulamaya teşvik edeceğinden korkmuştu.

Belki de Tolstoy’un gerçek dinî kimliği, onun tüm yaşamı boyunca aradığı evrensel hakikat kadar gizemlidir. Belki de o, hiçbir zaman belirli bir dinin sınırları içinde kalamayacak kadar büyük bir ruhtu. Ya da belki de o 1884 mektubundaki sözleri, gerçekten de kalbinin sesiydi.

Tolstoy’un İslam’la ilişkisi, onun evrensel din anlayışının en güzel örneklerinden biridir. O, 1909’da şöyle demişti:

“Hayatıma her zaman İslam’a büyük saygıyla yaklaştım ve İslam’ın Ortodoks öğretilerle karşılaştırıldığında daha olumlu bir karşılaştırma yaptığını düşünüyorum.”

Yasnaya Polyana’daki mezarı, inancı hakkındaki en büyük delillerden biridir. Mezarda hıristiyanlığa ya da başka bir inanca ait hiçbir iz, işaret yoktur. Son derece sadedir. Tıpkı Hz. Muhammed’inki gibi. 

Onun için söylenen şu sözler belki de en doğrusudur: “Tolstoy sadece Rus bir yazar değildi; o, insanlığın vicdanıydı.”

Ve vicdan, hangi dinin, hangi kitabın sözcüklerini kullanırsa kullansın, her zaman aynı hakikati arar: Sevgiyi, adaleti, barışı… 

Dipnotlar

 [1] Von Randow, Gero, “Mythos Arafat: Vom Palästinenserführer zum Giftmord-Opfer”, Die Zeit, 2013.

 [2] Von Randow, “Mythos Arafat”; Institut de Radiophysique, “Yasser Arafat Death Investigation Report”, Université de Lausanne, 2013.

 [3] “Yaser Arafat”, Vikipedi, https://tr.wikipedia.org/wiki/Yaser_Arafat (erişim: 9 Ekim 2025).

 [4] Vikipedi, “Yaser Arafat”; International Monetary Fund, Filistin Ulusal Yönetimi Mali Denetim Raporu, 2003.

 [5] “Arafat’s Billions”, CBS News (60 Minutes), 10 Kasım 2003.

 [6] “Arafat’s Billions”, CBS News; “Who will get Arafat’s millions?”, San Francisco Chronicle, 7 Kasım 2004.

 [7] “Suha Arafat”, Jewish Virtual Library; “Arafat’s Billions”, CBS News.

 [8] “After Arafat’s death, how did his wife Suha live?”, Lai Times, 17 Ekim 2024.

 [9] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [10] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [11] Von Randow, “Mythos Arafat”; Vikipedi, “Yaser Arafat”.

 [12] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [13] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [14] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [15] Von Randow, “Mythos Arafat”; Institut de Radiophysique, “Yasser Arafat Death Investigation Report”.

 [16] Von Randow, “Mythos Arafat”; “Suha Arafat”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Suha_Arafat

 [17] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [18] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [19] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [20] Von Randow, “Mythos Arafat”; Institut de Radiophysique Raporu.

 [21] Von Randow, “Mythos Arafat”; Institut de Radiophysique Raporu.

 [22] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [23] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [24] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [25] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [26] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [27] “Who will get Arafat’s millions?”, San Francisco Chronicle, 7 Kasım 2004.

 [28] “How did Suha Arafat amass all these millions?”, Al Arabiya English, 22 Ağustos 2007.

 [29] “After Arafat’s death, how did his wife Suha live?”, Lai Times, 17 Ekim 2024.

 [30] Al Arabiya, “How did Suha Arafat amass all these millions?”; Lai Times, “After Arafat’s death”.

 [31] “Suha Arafat: I wish I’d never married him”, The Times of Israel, 11 Şubat 2013.

 [32] Von Randow, “Mythos Arafat”.

 [33] Von Randow, “Mythos Arafat”.

Kaynakça

Birincil Kaynaklar

Von Randow, Gero. “Mythos Arafat: Vom Palästinenserführer zum Giftmord-Opfer.” Die Zeit, 2013.  [Almanca orijinal metin]

Akademik ve Bilimsel Raporlar

Institut de Radiophysique, Université de Lausanne. “Yasser Arafat Death Investigation Report.” Lausanne, İsviçre, 2013. 108 sayfa.

International Monetary Fund (IMF). Filistin Ulusal Yönetimi Mali Denetim Raporu. Washington D.C., 2003.

Gazeteler ve Haber Kaynakları

“Arafat’s Billions.” CBS News (60 Minutes). 10 Kasım 2003. https://www.cbsnews.com/news/arafats-billions/

“How did Suha Arafat amass all these millions?” Al Arabiya English. 22 Ağustos 2007. https://english.alarabiya.net/articles/2007/08/22/38159

“Who will get Arafat’s millions? / Wife is fighting Palestinian officials for assets, Arab TV reports.” San Francisco Chronicle. 7 Kasım 2004. https://www.sfgate.com/health/article/Who-will-get-Arafat-s-millions-Wife-is-2637911.php

“Suha Arafat: I wish I’d never married him.” The Times of Israel. 11 Şubat 2013. https://www.timesofisrael.com/suha-arafat-i-wish-id-never-married-him/

“After Arafat’s death, how did his wife Suha live? With a 6 billion inheritance, he also asked Gaddafi for money.” Lai Times. 17 Ekim 2024. https://www.laitimes.com/en/article/7aqjj_7r2rx.html

Ansiklopediler ve Referans Kaynakları

“Yaser Arafat.” Vikipedi – Türkçe. Son güncelleme: 9 Temmuz 2006. https://tr.wikipedia.org/wiki/Yaser_Arafat

“Suha Arafat.” Wikipedia – İngilizce. Son güncelleme: 3 hafta önce. https://en.wikipedia.org/wiki/Suha_Arafat

“Suha Arafat.” Jewish Virtual Library. https://www.jewishvirtuallibrary.org/suha-arafat

Ek Kaynaklar ve Medya

Forbes Magazine. “World’s Wealthiest Heads of State” sıralaması, 2004.

Al-Jazeera Television. Arafat zehirlenme soruşturması haberleri ve belgeselleri, 2012-2013.

Add a comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

İlk Siz Haberdar Olun!

Abone ol butonuna basarak, Gizlilik Politikası ve Kullanım Koşulları'nı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.